10 Mart 2010 Çarşamba

.

"İnsanlar gitgide, istediklerine, dilediklerine inanmakla yetindiklerini, düşünüp tartmayı, ölçünmeyi, olanı biteni görmeğe çalışmayı yavaş yavaş bir yana ittiklerini daha fark etmiyorlardır belki de. Bunun farkına varmağa başladıklarında ise ortalık iyice kararmış olacak. Sabahları güneş yeniden doğar gibi olsa da, ortalık yeniden aydınlanır gibi olsa da, gecenin karanlığı bütün bütün dağılamayacak hiç..." demiyor mu Bilge Karasu..

7 Eylül 2009 Pazartesi

Uluma.

Söylediğime göre Mallerme 1866 yılının İlkbaharında- ilkbaharlar önemli- bunalımına yalnızca maruz kalmaktan çıkıp onu üzerine de almaya başlamış, bak bu önemli, farketmek falan diye yani..

Bendeniz şu sıraların dilleri (!) destan Sally Hayes'i ise 2009 yılının yazında şunları farkettim efendim; birayı 33 cl'lik şişeden içmeyi seviyorum, Martini bardağından her şeyi ama en çok ama çok çok vodka martini içmeyi seviyorum.

Her çap için farklı boyda farkındalıklar mevcut bolluk ve bereket dolu dünyamızda.

Amin.


Bu arada evet, seni seviyorum.

Serdar Ortaç diye biri gerçekten varmış, rüya değilmiş..

Siyah, küçük, çekirdekli üzüm kadar çirkin bir şey de bilmem şu dünyada desem, külliyen yalan olur bu nedenle susuyorum, yıllardır!

Ama bir gün dayanamayıp ağzımı açarsam, işte o gün...

Aman boşver, neyse ne, naber?


Bu akşam Kayahanla arkadaş oldum. Evde yoktum.

Yok artık! Bir bu eksikti.

Delirdi iyii ce, vallah i başşedemiyorum, artık bıktım!

6 Eylül 2009 Pazar

huh!?

Bu aralar sürekli kendimi garip sapık tarikatların ortasında buluyorum -tabii o insanların bir araya gelip tarikat kurduklarından haberleri yok; her şeyi olduğu gibi bunu da bir tek ben biliyorum(!)- ve kendimi pek bir garip hissediyorum.

Tespitlerime göre bu insanları biraraya toplayan şey ya bir "pipi" oluyor ya da "meme", gerçekten, oturuyoruz bir masanın etrafında bir de fark ediyorum ki masadaki kızlardan birinin memelerini herkes tanıyor bir ben tanımıyorum, tabii haksız rekabet var ortada, kendimi kötü hissedip kalkıp gidiyorum.. Bu meme bazen bir pipiye dönüşüyor bir bakıyorum adam toplamış bütün pipisini tanıyanları..

En kötüsü de şu aynı memeyi tanıyanlardan olmak, ben aramızda bir kardeşlik bir dostluk varmış gibi düşünüp hemen ortama ısınsam da insanlar pek bir çekingen olabiliyor.

Oysa meme diyorum pipi diyorum.

Son olarak kulakları çınlasın; pipi
popo
meme
pipilipopo.

11 Ağustos 2009 Salı

vınnnn

O kadar sıkılıyorum ki, ancak bu kadar olur. Yok, hayatımda hiç bir şey yok. En azından olanlarla ilgilenemiyorum bile. Şöyle çiçek açsam falan ne güzel olur yine diye düşünürken, asıl noktayı kaçırdığımı fark ettim.

Problemim zaten her boku farketmekken bir de bu çıktı başımıza. Neymiş efendim çok bilmiş sayın Bü amaan bu da geçer o da geçer her şey geçer diye ortalarda zıplarken her gün gelip geçmiş. E salak ısın yavrucum diye kimse de sormadığı için kendi kendime takılıyorum işte.. Aşık oldum geçsin diye bekliyorum, acı çekmem gerekiyor, aman şu iki günü atlatırsam hiç bişeyciğim kalmaz diyorum, en kötüsü adama aşık mı oldum yoksa kendi kendime yarışma düzenledim aslında "zaferin" peşinde miyim onu bile bilemiyorum. Sanırım buna yüzeysellik diyorlar. Hani şu daha bir sene öncesine kadar götümle güldüğüm türden bir yüzeysellik hem de..

Ama komik şeyler de yok değil tabii. Düşündüm de bütün hayatının böyle geçtiğini varsaysak herhangi bir insanın, her gün aynı gibi, yeni bir şey yok gibi, yeni iinsanlar bile olmasa mesela.. Ben kendimi atarım sanırım "balkondan" başkaları ne yapar bilemiyorum.

Yine de şu sıralar ben tam da yıllar sonra koşmayı bırakmışken, tamemen olduğum yere çakılmış dururken biri hızla çarpsa bana hiç fena olmaz gibi.. Başıma bir şey gelsin yani! Ne halim varsa göriyim! Sıkıldım yahu anlayan yok mu!?

30 Temmuz 2009 Perşembe

Çok önceden alınmış bir karar gibi yaşıyorum bir adım eksik atsam hatıralarım, acılarım ayaklanıyor demiş adam..

Bana gelip "Sır kutunuz olabilir miyim?" diye sormasa, benim hayatta aklıma gelmezdi sır kutum yapmak için onca çabaladığım insanlara isteğimi böyle açıkca söylemek..

Ağzım bir karış açık falan da kalmadan, tabii dedim önce kendi kendime, niye olamayacakmış ki hem?, Senden iyisini bulacağım şekerim gibi bir şey değil bu sevgili okur, bir insanı çok fazla tanıma olasılığınız varsa elinizde -her insanı mı demeli?- ama orda değilde bir adım öncesinde, hiç tanımadığınız yerdeyseniz, etrafınıza şöyle bir bakın -ne kadar da güzel- işte aynen o gördüğünüz -belkide göremediğiniz- şeyi görüp söylenmiş bir şey bu..

Hem bazılarının çok iyi bildiği gibi "Maestro Paganini yasemin bahçesinde/kemanını yağmura göre akortluyor." derse biri, işte buna asla dayanamam..

Hayatta, en canımı sıkan şey, son zamanlarda, bu terketme, terkedilme mevzuu.. İçim acıyor beynim karıncalanıyor ve ben asla anlayamıyorum nasıl oluyor da oluyor.. Hayatımda kimseyi terketmedim desem, kimse inanmaz belki ama gerçekten yapmadım, tanımış olduğum bütün insanların bana ihtiyacı olsa koşarak giderim, kaldı ki eş dost sevgili..

Tamam, tayatımdaki yerlerinde oynamalar yaptım, bir çoğu da bu yüzden gitti ama ne demek nefret, küslük, unutmak bunları hiç anlamıyorum..
İçinden sormak geliyor insanın; Bir tek ben memliyken ne oldu da şimdi "geri al memelerini geri ver penisimi?"

Geçen gece sağolsun Fatih Akın, sarhoşluğun da etkisiyle kafamıza kafamıza vurdu Orhan Gencebay, Sezen Aksu ve diğerleri diğerleriyle, film bitince arkadaşımla odaya gittik, bilgisayarın başına geçtik, ne yalan söyleyeyim, hiç beklemezdim; çıkardı Orhan Gencebay arşivini, ben serdim '80 öncesi SezenAksuşarkısıbilgimi, o gazla başladım art arda vodka shotlara -tipik kafam güzel olmadı ki tribine giren bü!- ağladım, ağladıkça konuştum, konuştukça bahsettiklerim midemi bulandırdı, en son üzerimde elbisemle duşun altında ellerime bakarken hatırlıyorum kendimi, hep o salak tebessüm, o anda bir kez daha fark ettim, bilmiyorum hala ne istediğimi, sürekli koşuyorum, sürekli her şeyi uçlara sürüklüyorum ama bir türlü bulamıyorum gerçeği, ben şimdi kalkıp buna aşık bile olabilirim, ama bilmiyorum bu dediğim şeyin bile ne olduğunu. Bunları neden anlatıyorum? Onu bile bilmiyorum dedim ya..

O gece Ladino song'u dinledim. Hiçbir şeyin altında neden aramadım, şüphe duymadım, anlam çıkarmadım, sen nerden çıktın diye sormadım -ama sorucam- bütün bunların bir anlamı olmalı..

İlk defa sır kutusu olan her insan gibi ben de var olanla nasıl başedeceğimi bilemiyorum.. Çok kurcalarsam bozulur mu acaba ya da ne kadar çalışıyor gibi sorular beynimi kemirmekle beraber, her şeyden önce "Pardon ama gerçekten mi?" diye sormak istiyorum..

28 Temmuz 2009 Salı

garip şeyler bunlar!


Çiçek Dilligil ile Bora Öztaprak'ın evli olması ve şıp diye ikisi de 3'er kez damıtarak burunlarından sızdırdıkları veletleri benden başka kimsenin dikkatini çekmedi mi ya'u!?

Peki ben bunu gördükten ve de saatlerce üstüne konuşup güldükten sonra, adamın astronomi doktorası yaptığını öğrenip gözlerimin yaşarması..?

Tanrım kurtar beni önyargılarımdan mı yoksa Bu ne dünya kardeşim mi!?

Peki ya aklıma türkfilmişarkılarının gelmesi?

Hep istemek, çok istemek..

İçimden buraları yıkıp lunapark yapmak geliyor..

Baş dönmesi, şeker kamışı

Hadi şimdi itiraf ediyim, ben öyle bir armutum ki ancak bu kadar olur.

Geçen gün bir arkadaşıma çok kızdım, ama gerçekten çok. Bir de üstüne kıskandım, zaten kızmamın temelinde ilgisizlik yattığı için histerim de hemen devreye girdi. oldu mu herşey tamam!?

Hah, herşey zaten girmişken birbirine tabii çenemi de tutamadım kızgınlığımı da dile getirdim mi, o da tamam. O da kendisinden beklenilen açıklamayı yapıp benim günlerce boşuna mide ağrılarıyla dolaşıp durduğumu da onayladı.. Oh oh ne güzel, hemen oracıkta onu da affettim.

iki gün geçti başka bir arkadaşıma ne kadar sinir olduğumdan bahsederken, canım arkadaşım çok önemli bir gerçeği yüzüme vurdu. Gayet de haklıydı, yıllarca yapıp son sevgilimle beraber çöpe attığımı düşündüğüm salaklık resmen yine hortlamıştı. Elim ayağım birbirine dolandı çünkü asla eski aptallıkları yapmayacaktım. Bir daha asla her türlü ilişkimi çok yüce duygular taşıyan çok önemli birlikteliklermiş gibi görüp ne olursa olsun kimseyi terketmemezlik yapmayı bir kez daha kaldırmazdı bu bünye.

Aman ne güzel son anda uyandım, hayatta affetmem kimseyi pis git go! derken önce
sevgili üstadım Nguyen Ngoc-Rao'dan gelen mail'de yazan "If you want to be happy in love during this period, don't let other people interfere with your personal matters. Only listen to your heart." lafıyla tekrardan kendi kendime gaza gelip "Evet lan, olsun, acı çekelim zaten ne bu böyle cam fanus fantazisi, madem böyle hissediyorum ne olursa olsun yapmalıyım!" dedim -Tanrım ne büyük hata! Bu kafayla en son normalde 1 ay sürmesi gereken bir ilişkiyi 2 seneye uzatmıştım ve ne yalan söyleyeyim yine olsa yine yaparım ben bu kafayla..-

Zaten gaza gelmişim, ama ne yapmam gerektiğini bir türlü kestiremiyorum, bir işaret lazım tabi, hemmen o da geldi öldürmeyi planladığım sevgili kişiden; çok dayanamayacağım ortada..

Farkındayım artık iyice, kafam hiç çalışmıyor.

Ama mesela bunları yazarken şöyle birşey daha oldu; Naaaapıyosun aptal karı dedim kendi kendime ki bu da bir gelişme kendimle hiç bu şekilde konuşmam. Karar verdim gerçekten artık oynamıyorum, küstüm ben, evet evet çok küstüm hem de!

Küskünotundan 360 derece haberleri izlediniz efendim, esen kalın..

26 Temmuz 2009 Pazar

bunun çekirdeği gömülür mü?

Bü olmasaydım avakado olurdum, efendim.
Avakado olamadım, Bü oldum, aynı şey..