7 Eylül 2009 Pazartesi

Uluma.

Söylediğime göre Mallerme 1866 yılının İlkbaharında- ilkbaharlar önemli- bunalımına yalnızca maruz kalmaktan çıkıp onu üzerine de almaya başlamış, bak bu önemli, farketmek falan diye yani..

Bendeniz şu sıraların dilleri (!) destan Sally Hayes'i ise 2009 yılının yazında şunları farkettim efendim; birayı 33 cl'lik şişeden içmeyi seviyorum, Martini bardağından her şeyi ama en çok ama çok çok vodka martini içmeyi seviyorum.

Her çap için farklı boyda farkındalıklar mevcut bolluk ve bereket dolu dünyamızda.

Amin.


Bu arada evet, seni seviyorum.

Serdar Ortaç diye biri gerçekten varmış, rüya değilmiş..

Siyah, küçük, çekirdekli üzüm kadar çirkin bir şey de bilmem şu dünyada desem, külliyen yalan olur bu nedenle susuyorum, yıllardır!

Ama bir gün dayanamayıp ağzımı açarsam, işte o gün...

Aman boşver, neyse ne, naber?


Bu akşam Kayahanla arkadaş oldum. Evde yoktum.

Yok artık! Bir bu eksikti.

Delirdi iyii ce, vallah i başşedemiyorum, artık bıktım!

6 Eylül 2009 Pazar

huh!?

Bu aralar sürekli kendimi garip sapık tarikatların ortasında buluyorum -tabii o insanların bir araya gelip tarikat kurduklarından haberleri yok; her şeyi olduğu gibi bunu da bir tek ben biliyorum(!)- ve kendimi pek bir garip hissediyorum.

Tespitlerime göre bu insanları biraraya toplayan şey ya bir "pipi" oluyor ya da "meme", gerçekten, oturuyoruz bir masanın etrafında bir de fark ediyorum ki masadaki kızlardan birinin memelerini herkes tanıyor bir ben tanımıyorum, tabii haksız rekabet var ortada, kendimi kötü hissedip kalkıp gidiyorum.. Bu meme bazen bir pipiye dönüşüyor bir bakıyorum adam toplamış bütün pipisini tanıyanları..

En kötüsü de şu aynı memeyi tanıyanlardan olmak, ben aramızda bir kardeşlik bir dostluk varmış gibi düşünüp hemen ortama ısınsam da insanlar pek bir çekingen olabiliyor.

Oysa meme diyorum pipi diyorum.

Son olarak kulakları çınlasın; pipi
popo
meme
pipilipopo.